17 Ocak 2021 Pazar

 



Villefranche-sur-Mer
Yıllar önce bir askeri gemi ile henüz öğrenciyken ilk kez liman ziyareti yaptığım Fransa’nın güzel sahil kasabası Villefranche-sur-Mer’i, pek çok ilki barındırması nedeniyle hiç unutamıyorum. Hayatımın geri kalanına her zaman etkisi olacak güzel hatıralar bırakan bu liman ziyareti, esasen kasabadaki Türk izlerini takip etmeye çalışmam sonrasında ayrı bir anlam kazandı.

Bu arada; başlıktaki çamaşırcı kızın bizim liman ziyaretimizle ilgisi olmadığını, daha hikayenin başında netleştirmekte fayda var.

Liman ziyaretinden önce herkes güvenlik ve emniyete yönelik basmakalıp uygulamalarla o kadar meşguldü ki, kimse, Barbaros’un bu coğrafyada yıllar önce estirdiği rüzgârdan bahsetmiyordu bile. Ne büyük kayıp...

Meşhur Nice şehrinin hemen yanı başında yer alan ve yerel yönetiminin, "dünyanın en güzel beş koyundan biri olduğu" iddiasını taşıyan bu sevimli kasabanın sırtını yasladığı tepelere çıkıyoruz.  Yüzümüzü denize dönerek, şimdilerde pahalı yatların mesken tuttuğu koya bakıyor, Barbaros Hayrettin Paşa ve  Salih Reis’in de aralarında bulunduğu leventlerimizi taşıyan 110 Türk kadırgasını, Ağustos sıcağında bütün debdebesiyle koyun masmavi suları üzerinde hayal ediyoruz.

Villefranche'de Donanma

5 Ağustos 1543’te leventlerimiz, Nice kuşatması için bu koya girdiklerinde zorlanmadan kasabayı ele geçirirler. 50 kadar Fransız gemisi ile birleştikten sonra 6 Ağustos günü, o devirde Savoie Dükalığı hükümranlığı altında olan Nice kuşatılır.

Her şehrin tarihi, kendine kahraman çıkarma misyonunu da üstlenir. Belki de tarihin yazdığı en ilginç kahramanlarından olan Catherine Ségurane isimli 20 yaşındaki çamaşırcı kız da bu kuşatmada, süregelen hikayeler içerisinde kendisinin bile hayal edemeyeceği bir rol edinir. Esasen dönemin kaynaklarında yer almamakla birlikte, ihtiyaç doğrultusunda tarihe sonradan eklemlenen hayali ve ısmarlama bir kahraman.

Bu noktada birbiri ile çelişen iki farklı anlatı var. Bir tanesi, çamaşırcı kızın, mesleki enstrümanı olan çamaşır küreğini alarak şehri düşürmeyi hedefleyen gücün sembolü "düşman" sancaktarının kafasını patlatıp, sancağı elinden kaptığı; bu duruma şahit olan Osmanlı kuvvetlerinin moralinin bozulduğu ve saldırının böylelikle püskürtüldüğü. 

Fransızların davetiyle bölgeye intikal eden ve bölgenin kontrolünü Savoie Dükalığı’ından alarak Fransızlara teslim etme  hedefi güden “Düşman Osmanlı” karşısında halk kahramanı ünvanını kapan çamaşırcı kızın hikayesini resmeden bir bas-rölyef Paris'te sergileniyor. Çamaşırcı kızımız ayrıca adını Nice’te bir caddeye de vermiş ve ismiyle anılan şanlı sürece işaretle, leventlerimiz tarafından atılmış bir gülle de caddede yer buluyor. Bir de adına her yıl 25 Kasım günü kutlanan Aziz Catherine gününü ekleyince, kendisine atfedilen abartılı önem daha da belirginleşiyor.


Catherine Ségurane Caddesi'nde Türk Güllesi
Hikayenin ikinci alternatifi en azından bizler için ilkinden daha ilginç ve daha eğlenceli. Bu sürümde çamaşırcı kızımız kuşatmadan sıkılmış olacak ki şehrin askerlerine moral veren bir tirat sonrasında kale surlarının üzerine çıkar, sırtını leventlerimize dönerek eteğini kaldırır ve poposuyla leventlerimizin aklını başından alır. Utançtan yüzleri kızaran leventlerimiz de en azından o gün saldırıyı durdurur, günün kalanını ahlar, vahlar ve tövbe ile geçirirler. Bu alternatif ne yazık ki Fransızlarca rölyefe dökülmemiş ancak Catherine Ségurane adı geçtiğinde akıllara gelen havalı bir hikaye olarak köklü bir yer edinmiş. Eğer küçük bir ihtimal de olsa hikayenin bu anlatımı doğru ise, Aziz Catherine günü fazla kaçmış olabilir.




Paris'te Catherine Ségurane Rölyefi

Bu olay zinciri sonucunda teslim olan şehrin anahtarını Kanuni Sultan Süleyman adına alan Barbaros Hayrettin Paşa Nice Kalesi’ni ateş altına alırken, Fransız gemilerinin eğitim, teçhizat ve lojistik yetersizliği üzerine de verip veriştirir. Kuşatmada ortaya çıkan barut sıkıntısının kaynağında da Fransızlar yer alır. Barbaros’un burada Fransız denizciler için kullandığı meşhur “Bre siz ne biçim asker, ne biçim denizcisiniz, fıçılarınıza şarap koymayı unutmazsınız da barut koymayı mı unutursunuz” paylaması, ne yazık ki çamaşırcı kızın edepten mugayir tepkisi kadar bilindik değildir.

Fransızların davetiyle sefer eden ve şehri Fransızlara teslim ederek ayrılan Barbaros ve leventlerinin, şehirde süregelen yağmadan sorumlu tutulması da ayrı bir bölümün konusu olsun.

Burada ikinci bir gönderme de, Seyyid Muradi Reis’in meşhur Gazavat-ı Hayrettin’in ikinci  bölümünde yer alan bu olay zincirinin, tek bir yazma halinde Paris Bibliothèque Nationale’de bulunmasına gelsin.  Gazavat-ı Hayrettin Paşa'nın 1541-1546 yılları arasını anlatan kıymetli eserin orijinal yazmasına ne yazık ki sahip değiliz. Yeni basımlarda ise Deniz Müzesi baskısı da dahil olmak üzere bu bölüm dahil edilmediğinden, içeriğini genelde yabancı kaynaklarda anlatılanlara ilgi gösterdiğimiz kadarıyla bilebiliyoruz.

Bugün çatışmadan çok uzak görünen, varlıklı yaşamın çekici rüyasına ilham veren Nice sahillerinin tarihinde yer etmiş leventlerimizin hikayesini yüzeysel de olsa bilmek ve gerektiğinde hatırlatmak da bize düşüyor. 

Fransa, İtalya ve İspanya başta olmak üzere, turizmin göz bebeği Akdeniz sahillerinde denizi gören bir kafede oturup kahvenizi yudumlarken, ufukta gelmekte olan kadırgalarıyla leventlerimizi hayal etmek ve bu gezilerde bize dikte edilen ısmarlama tarihi sorgulamak iyi bir başlangıç olabilir.

 

 

 

 


Leave a Reply

Subscribe to Posts | Subscribe to Comments

Öne Çıkan

Napoli ve Denizlerin Kılıcı

  "Denizlerin Kılıcı" sloganı ile bilinen ATMACA güdümlü mermisinin harp başlıklı test atışı başarı ile icra edildi. Bizler, yıll...

Popüler

Blogger tarafından desteklenmektedir.

- Copyright © Bahriye Sohbetleri -Metrominimalist- Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -